eeeeee

İŞE İADE DAVALARINDA ARABULUCULUK UYGULAMALARI

Birleşmiş Milletlerin ilk uzman kuruluşu olarak addedilen Uluslararası Çalışma Örgütünün faaliyetleriyle literatüre kazandırılan iş güvencesi kavramı 4857 sayılı İş Kanunumuzun 18 ve 21. Maddelerinde normatif karşılığını bulmaktadır.

İşçinin çalışma standartları, çalışma yaşamındaki hakları, insana yakışır iş fırsatlar , sosyal korumayı ve çalışma yaşamındaki meselelerle ilgili diyaloğu geliştirmeyi hedef alan çalışmalar günden güne gelişmekte olup Yüksek Yargı içtihatları bu konudaki uygulamaları kökleştirmektedir.

İşverenin haklı sebep ve geçerli sebeple fesih olgularının mevcut olmadığı durumlarda işveren iş güvencesi kapsamında işçinin çalışma akdini devam ettirmekle yükümlü olup, buna aykırı davranışları iş güvencesi kapsamında tazminat sonucunu doğurmaktadır.

Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. eeeeee

İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur. Mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler. Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu md 18/A kapsamında 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu 3. Maddesi uyarınca işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.

İşe İade talebiyle yürütülen arabuluculuk görüşmelerinde taraflar işe iade olgusuyla birlikte ödenecek tazminat veya işe iade talebinin kabul edilmemesinin beraberinde getirebileceği tazminat konuları ayrı ayrı müzakere ederler. Arabuluculuk sürecinde asıl olan tarafların menfaatine en uygun çözümün bulunması olması dolayısıyla bu süreçte taraf duygularının, işletme koşullarının, işe iade durumundaki çalışma koşullarının müzekere sürecinde açığa çıkarılması faydalı olacaktır.

Arabulucu faaliyetleri kapsamında Arabulucular Siciline Kayıtlı Arabulucu Ali Kimya işe iade talepli arabuluculuk müzakerelerinde iş hukukunda uzman arabuluculu olarak görev yapmaktadır. Konu hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek için 0342 322 33 37 numaralı telefondan irtibat kurmanız tavsiye edilir.

C M

MARKA HUKUKUNDAN KAYNAKLI DAVALARDA ZORUNLU ARABULUCULUK

Marka Hukuku niteliği gereği teknik, faaliyet konusu sektöre özgü multidisiplinel özellikler taşıyan sınai mülkiyetin en yaygın uygulama alanıdır.

Markanın Hukukunun bu işlevsel yönünün yanında hukuk uygulamasında da diğer davalardan ayrıcalıklı kılınan önemli özellikleri bulunmaktadır.

Öncelikle tescil edilmiş bir markanın sicildeki kaydının lisans, devir, rehin gibi hukuki işlemlere konu edilebileceği gerçeği ışığında marka hukukundan kaynaklı hukuki ihtilaflar hak sahibinin üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabileceği işlemlerden olmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu uyarınca ihtiyari arabuluculuğa konu edilebilecek uyuşmazlıklardandır.

Taraflar konusunda uzman bir Arabulucuya müracaat ederek, marka hukukundan kaynaklı uyuşmazlıkları hakkında müzakere edip uyuşmazlık konusunda anlaşma ya da anlaşmama yoluna gidebilirler. Bununla birlikte tarafları bu yolu tercih etme konusunda inisiyatif sahibidirler, dilerse Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemelerinde uyuşmazlık içeriğini dava yoluna gidebilirler.

 

DASA

Genel kabul ve alışılagelmiş uygulama böyle olmakla birlikte 7155 sayılı Kanunun 06/12/2018 tarihinde kabulü ile birlikte Türk Ticaret Kanununun (TTK) 5/A maddesine aşağıdaki hüküm eklenmiştir:

“Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Söz konusu hüküm 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Böylece işçi ve işveren uyuşmazlıkları bakımından 1 Ocak.2018 tarihinden itibaren “dava şartı” olarak uygulanan zorunlu arabuluculuk, 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren ticari alacak ve tazminata ilişkin ticari uyuşmazlıklarda da uygulanmaya başlanmıştır.

Bu bağlamda konusu bir miktar paranın ödenmesi teşkil eden Marka Hukuku ihtilaflarında Arabuluculuk bir dava şartı olarak düzenlenmiş bulunmaktadır.

Düzenlenmenin mefhumu muhalifinden hareket edersek Marka Hukukundan kaynaklı olup konusu maddi ödence talebi olmayan uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuk kuralı bulunmamaktadır.

Dava şartı arabulculuk sürecinde Arabuluculuk bürosu tarafından görevlendirilen arabulucu taraflarla hazırlık görüşmelerinden sonra ortak veya ayrı oturumlar düzenleyecek olup bu görüşmelerde müzakereyi sürdürme ve anlaşıp anlaşmama kararı bütünüyle taraflara aittir.

Hukukumuzun Anglo-Sakson hukukuyla olan etkileşiminin bu minvalde artarak devam edeceği ve dava şartı arabuluculuk kapsamının genişleyeceği yasama ve yürütme yetkililerince sıkça dile getirilmektedir.

Bu aşamada Kimya Hukuk Danışmanlık olarak Arabuluculuk kapsamında da faaliyet göstermekteyiz. Konu hakkında ayrıntılı bilgi almak ve randevu talepleriniz için 0342-322 3337 numaralı telefondan bizlerle bağlantı kurmanızı tavsiye ederiz.

Arb. Av. Ali KİMYA