MAL REJİMİNDEN KAYNAKLANAN KATILMA ALACAĞI DAVALARINDA İHTİYATİ TEDBİR USULLERİ
Hukuk sistemimizde 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanunundan sonra yürürlüğe alınan 2002 tarihli Türk Medeni Kanununda iktibas edilen Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi evlilik birliğinin ölüm veya boşanma halleriyle sona ermesi durumlarında mal rejiminin tasfiyesi sürecinde oldukça köklü değişiklikler meydana getirmiştir.
Bu yazımızda mal rejiminin tasfiyesi sürecinde ikame edilen davalarda ihtiyati tedbir kapsamını normatif düzenlemeleri ve uygulamaya dair birtakım açıklamalarda bulunacağız.
Geçici hukuki himaye kapsamındaki düzenlemeler arasında yer alan ihtiyati tedbir HMK Madde 389 vd. Tanımlanmaştır. Bu minvalde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesi amirdir.
Son 10 yıldır temel yasalarda meydana gelen değişiklikler, eski yasaya bağlı kalma alışkanlığının sebep olduğu direnç ve uygulayıcıların üzerindeki atalet nedenleriyle içtihatlarda tam anlamıyla yer bulamasa da temel alanlarda yeni yasalara bağlı içtihatlarda köklü değişiklikler meydana gelmektedir. Bu anlamda her ikisi de yeni olan HMK ve TMK’nın birleşiminden meydana gelen mal rejiminden kaynaklanan davalarda ihtiyati tedbir usulü teknik anlamdaki kapsamı ve taraflara olan etkileri nedeniyle medeni hukukun en önemli alanlarından biridir.
Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde kişisel mallar çıkarıldıktan sonra evli çiftin edinimlerinin katılma alacağı kapsamında tasfiye sürecindeki hesap olgularını ilerleyen çalışmalarımızda anlatacağımız hususunu belirtmekle birlikte, bu davalardaki ihtiyati tedbir işleyişini değinmek gerekirse; edinilmiş malların tasfiyesine yönelik davalarda ihtiyati tedbir esas davayla birlikte talep edilebileceği gibi davadan önce bir müracaatla da gerçekleştirilebilir. İhtiyati tedbir konusunun uyuşmazlığın sonucunda ayni bir edim taşımasa dahi mal rejimi davalarında taşınmaz siciline üçüncü kişilere devri önleyici ihtiyati tedbir kararı uygulamada tesis edilebilmektedir. İhtiyati tedbir kararı sonrasında genel hükümler kapsamında bu karara tedbirden etkilenen tarafın itiraz etme hakkı olduğu gibi, ihtiyati tedbire yapılan itirazın duruşmalı olarak incelenmesi ve bu inceleme sonucunda verilen kararın esas davadan ayrı olarak istinaf incelemesine konu edilebileceğini de ayrıca belirtmek isteriz.
Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde ihtiyati tedbir konusu taşınır, taşınmaz mallar, sınai ve fikri mülkiyetler, bankadaki mevduatlar, eşlerin evlilik birliği sürecindeki nakdi edinimleri, üçüncü kişi uhdesinde tuttukları birikimler ve hayat olayına göre çeşitliliğini defalarca gözlemlediğimiz sair alacaklar olabilir.
Mal rejiminden doğan davaların boşanma veya ölüm sonrası sağ kalan bireyler yönünden hayatının geri kalan kısmını doğrudan etki edecek niteliği ve konunun öneminin doğurduğu hukuk tekniği bir bütün olarak düşünüldüğünde bu davaya taraf olanların konunun uzmanından bir destek almalarını tavsiye etmekteyiz.
Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi ve destek talepleriniz için 0342 322 33 37 numaralı telefondan veya [email protected] adresi üzerinden alanında yetkin avukatlarımızla irtibat sağlayabilirsiniz.
MARKA ARAŞTIRMASI YAPANLAR İÇİN MARKA OLACAK İŞARETLER
Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.
KİMLER MARKA TESCİL BAŞVURUSUNDA BULUNABİLİR?
- a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları,
- b) Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yerleşim yeri olan veya sınai ya da ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişiler,
- c) Paris Sözleşmesi veya 15/4/1994 tarihli Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması hükümleri dâhilinde başvuru hakkına sahip kişiler,
ç) Karşılıklılık ilkesi uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti uyruğundaki kişilere sınai mülkiyet hakkı koruması sağlayan devletlerin uyruğundaki kişiler marka tescil başvurusunda bulunabilir ve ilgili kanunun sağladığı korumadan yararlanabilir.
MARKA TESCİLİ İÇİN GEREKLİ BELGELER NELERDİR?
Marka başvurusu;
- a) Başvuru sahibinin kimliğine ilişkin bilgileri içeren başvuru formunu,
- b) Marka örneğini,
- c) Başvuruya konu mal veya hizmetlerin listesini(NİS Sınıflndırmasına göre),
ç) Başvuru ücretinin ödendiğini gösterir bilgiyi,
- d) Başvuru, ortak marka veya garanti markası için yapılmışsa 32 nci madde kapsamında düzenlenmiş teknik şartnameyi,
- e) Rüçhan hakkı talebi varsa rüçhan hakkı talep ücretinin ödendiğini gösterir bilgiyi,
- f) Marka örneğinde Latin alfabesi dışında harf veya harfler kullanılmışsa bunların Latin alfabesindeki karşılığını kapsar.
MARKA BAŞVURUSU NEREYE YAPILIR?
Ülkemizde marka tescili konusunda yetkili kurum Türk Patent ve Marka Kurumu’dur.
Marka tescili için gerekli evraklar ile birlikte Türk Patent ve Marka Kurumu’na müracaat edilmelidir.
MARKA KESİNLEŞME TARİHİ NEDİR?
Başvurusu yapılan markaya ilişkin evrakların Kuruma sunulmasından sonra Kurum ilgili evrakları şekli yönden inceler. Şekli yönden eksiklik bulunmadığına karar verilmesi halinde başvuru, başvurunun alındığı saat ve dakika itibariyle kesinleşir. Şekli eksiklik tespit edilmesi halinde Kurum, ilgili tarafa eksikliği gidermesi için 2 (iki) ay süre verir.
MARKA TESCİLİ BAŞVURU TARİHİNDEN İTİBAREN NE KADAR SÜREDE SONUÇLANIR?
MARKA TESCİL BELGESİ NE ZAMAN GELİR?
Marka tescil süresi 5 aşamalıdır.
- Başvuru Aşaması
Marka tescili için gerekli evraklar ile birlikte Türk Patent ve Marka Kurumu’na müracaat edilmelidir.
- Şekli Yönden İnceleme
Başvurusu yapılan markaya ilişkin evrakların Kuruma sunulmasından sonra Kurum ilgili evrakları şekli yönden inceler.
- Hukuki Yönden Değerlendirme
Başvuru, Kurum tarafından mutlak net nedenleri yönünden değerlendirilir.
- Yayın Süreci
Şekli ve hukuki yönden incelenen ve herhangi bir engel teşkil etmeyen markanın yayımlanmasına karar verilir. Yayın süresi 556 sayılı KHK ve buna bağlı yönetmelikte belirlendiği üzere 3 aydır. Bu üç aylık yayın süresi içerisinde önceki marka sahipleri veya başvuru sahipleri daha önceden tescilli marka haklarına dayanarak marka başvurusuna yayın süresi içerisinde itiraz edebilirler.
- Tescil
Markanın bültende yayımlanmasından itibaren 3 ay içinde herhangi bir itiraz yapılmaması halinde marka tescil edilir.
Marka başvurusunun şekli ve hukuki yönden bir eksiklik/engel teşkil etmemesi halinde yapılacak olan başvuru 4 ile 6 ay arasında sonuçlanır.
Yayımlanmasına karar verilen markaya itiraz edilmesi ve şekli anlamda eksiklik içermesi halinde bu süre başvuru tarihinden itibaren 8 ile 11 ay arasında sonuçlanır.
Marka başvurusu kişi veya vekil aracılığıyla yapılabilir. Marka tescil aşamalarında evrakların eksiksiz iletilmesi, Kurum tarafından verilen kesin sürelerin kaçırılmaması ve iş takibi büyük önem arzetmektedir. Bu nedenle marka başvuru ve tescil sürecinde bir marka vekilinden destek almakta fayda vardır.
Kimya Patent olarak 10 yılı aşkın süredir başvurusunu yaptığımız çok sayıda marka-patent-coğrafi işaret başvurularımız bulunmaktadır. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi ve danışmanlık talepleriniz için 0342 322 33 37 numaralı telefondan bizlere ulaşabilirsiniz.
*Yazıyla ilgili paylaşımlarınızda www.kimya.av.tr sitesine atıfta bulunulması gerekmektedir.
MARKA OLARAK TESCİL EDİLEBİLECEK İŞARETLERDEN NE ANLAMALIYIZ
Marka tescili uygunluk kriterleri Sınai Mülkiyet Kanununda ayrıntılı olarak almaktadır.
Bu anlamda ayırt edicilik kriterini sağlaması ve kanunda belirtilen istisnalar arasında yer almaması kaydıyla her türlü işaret marka olarak tescil edilebilir.
İşaret yazı unsurundan anlamamız gereken salt şekil olmayıp, yazıya dökülebilen her unsur marka tesciline konu edilebilir.
Bu anlamda yeri geldiğinde bir slogan, yeri geldiğinde bir renk, seyyar bir araçtan gelen müzik marka olarak tescil edilebilir.
Önemli olan marka olarak kullanılmak istenilen işaret unsurların sektörün mahiyeti ve sektördeki diğer işletmelerden farklı olmasıdır.
Marka ticari hayatta mal ve hizmet unsurları olarak karşımıza çıkabilmektedir.
Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi ve danışmanlık talepleriniz için 0342 322 33 37 numaralı telefondan bizlere ulaşabilirsiniz.
Kaynak: https://www.google.com/maps/place/EN+PATENT+MARKA/@37.0888551,37.3475682,17z/data=!3m1!4b1!4m6!3m5!1s0x1531e3c78f8b8047:0x78db48f95e5ac434!8m2!3d37.0888551!4d37.3497569!16s%2Fg%2F11rsg2y568
MARKA HAKKINA TECAVÜZE İLİŞKİN CEZAİ HÜKÜMLER
Sınai Mülkiyet Hukukunda marka koruması hak sahibine tescilden kaynaklı haklarının ihlal edilmesi durumunda ihlali gerçekleştiren kişilere karşı cezai dava ve şikayet hakları tanımaktadır.
Maddi hukuku ilgilendiren, tedbirler ve tazminat taleplerinin yanı sıra marka hakkı sahibinin Sınai Mülkiyet Kanunu md 30 uyarınca marka hakkına tecavüz fiilini gerçekleştiren kişiye yönelik şikayet haklarını kullanabilecektir.
Marka hakkına tecavüz teşkil eden fiiller belirtilen maddede şu şekilde belirtilmiştir; “Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üretmek veya hizmet sunmak, satışa arz etmek veya satmak, ithal ya da ihraç etmek, ticari amaçla satın almak, bulundurmak, nakletmek veya depolamak”
Görüldüğü üzere kanunda marka hakkına tecavüz sayılabilecek eylemler oldukça geniş şekilde çerçevelenmiştir.
Tacir ya da işletmenin uzun yıllara dayalı emek ve yoğun sermaye yatırımının simgesel bir karşılığı olan marka tescili cezai yaptırımlar yoluyla da daha kapsamlı koruma altına alınmıştır.
Bu maddede yer alan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır. Bu anlamda uzun yıllar kullanılmakta olunan işletme veya ürün isimlerinin marka tescili yapılmaması halinde işletme sahibinin şikayet hakkı olmayacaktır.
Nihai tüketici nezdinde ayırt ediciliğinin artırılması ve işletmesel tercih sebebi olunması açısında sınai mülkiyet haklarının tescil edilmesi oldukça önemlidir.
Bu nedenle müvekkillerimize patent, marka, tasarım, faydalı model tescil süreçlerinde takip ve danışmanlık faaliyetlerimizle her türlü hukuki desteği sunmaktayız. Ayrıntılı bilgi ve randevu talepleriniz için 0342 322 33 37 numaralı telefondan bizlere ulaşabilirsiniz.
Yazıyla ilgili paylaşımlarınızda www.kimya.av.tr sitesine atıfta bulunulması gerekmektedir.
ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI
Anlaşmalı boşanma Medeni Kanun md. 166/3’te düzenlenmiştir;
‘Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur.’
Yukarıda yer alan madde uyarınca boşanma davası açabilmek için öncelikle tarafların en az 1 yıl evli kalmış olmaları şartı aranır.
Anlaşmalı boşanma davasında taraflar
-Nafaka
-Mal paylaşımı
-Tazminat
-Çocuğun velayeti
-Ortak eşyaların kimin üzerine bırakılacağı
-Ziynet eşyaları
-Soyadı gibi konuların tümünde anlaşmaya varmış olmalı ve bu doğrultuda düzenlenecek protokol her iki tarafça da imzalanmış olmalıdır.
Tarafların anlaşamadıkları bir hususun tespiti halinde açılan dava, anlaşmalı olarak değil çekişmeli dava olarak devam eder.
Anlaşmalı boşanma davalarında protokolün şekli unsurları, içeriği vs. gibi konularda eksikliğe ve hataya yer verilmemesi adına uzman bir avukattan yardım alınmasında fayda vardır.
Daha ayrıntılı bilgi için Kimya Hukuk Avukatları Av. Ali Kimya ve Av. Selin Kimya ile bağlantı kurmanızı tavsiye etmekteyiz.
İletişim:0342-3223337 – [email protected]
*Bu makale Av. Selin Kimya tarafından yazılmış olup, yazılı rıza alınmaksızın farklı bir platformda yayınlanması telif hakkı ihlali oluşturacaktır.