Genel Hukuk bilgilerine bu kategoriden ulaşabilirsiniz. Gaziantep Avukat.

common

ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI

Anlaşmalı boşanma Medeni Kanun md. 166/3’te düzenlenmiştir;

‘Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur.’

Yukarıda yer alan madde uyarınca boşanma davası açabilmek için öncelikle tarafların en az 1 yıl evli kalmış olmaları şartı aranır.

Anlaşmalı boşanma davasında taraflar

-Nafaka

-Mal paylaşımı

-Tazminat

-Çocuğun velayeti

-Ortak eşyaların kimin üzerine bırakılacağı

-Ziynet eşyaları

-Soyadı gibi konuların tümünde anlaşmaya varmış olmalı ve bu doğrultuda düzenlenecek protokol her iki tarafça da imzalanmış olmalıdır. 

Tarafların anlaşamadıkları bir hususun tespiti halinde açılan dava, anlaşmalı olarak değil çekişmeli dava olarak devam eder. 

Anlaşmalı boşanma davalarında protokolün şekli unsurları, içeriği vs. gibi konularda eksikliğe ve hataya yer verilmemesi adına uzman bir avukattan yardım alınmasında fayda vardır. 

Daha ayrıntılı bilgi için Kimya Hukuk Avukatları Av. Ali Kimya ve Av. Selin Kimya ile bağlantı kurmanızı tavsiye etmekteyiz.

İletişim:0342-3223337 – [email protected]

*Bu makale Av. Selin Kimya tarafından yazılmış olup, yazılı rıza alınmaksızın farklı bir platformda yayınlanması telif hakkı ihlali oluşturacaktır.

4887

TÜKETİCİ HAKKINDAN KAYNAKLI SATICININ AYIPTAN DOĞAN SORUMLULUĞU

Genel Bilgiler

Satıcının ayıptan sorumluluğu Türk Borçlar Kanunu md. 219-231 arasında düzenlenmektedir;

‘Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.’s

Satıcının Ayıptan Sorumluluğunun Şartları Nelerdir?

-Yarar ve Hasarın Alıcıya Geçmesi Anında Satılanda Varolması

-Alıcının Ayıbı Bilmemesi ve Ayıbın Önemli Olması

-Ayıptan Doğan Sorumluluğun Sözleşme ile Kaldırılmamış Olması(Satıcının ayıbı hile ile gizlemesi ve devir esnasında ihmal veya kast ile kusur verici yönde hareket etmesi durumunda yapılan sözleşme geçerli olmaz.)

-Alıcının, Kanunun Kendisine Yüklediği Külfetleri Yerine Getirmiş ve Ayıbı Kabul Etmemiş Olması

Satıcının Ayıba Karşı Sorumluluğu Halinde Alıcının Seçimlik Hakları Var mıdır?

-Alıcı, satılanı ger vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönebilir.

-Alıcı, ayıp oranında indirim talep edebilir. 

-Alıcı, satılanın ücretsiz onarılmasını talep edebilir. (Masrafın fazla olmadığı hallerde)

-Alıcı, ayıplı malın ayıpsız benzeriyle değişimini talep edebilir.

*Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.

Satıcının Ayıptan Doğan Sorumluluğu Nedeniyle Zamanaşımı Var Mıdır?

Türk Borçlar Kanunu md. 231’e göre;

‘Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz. Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.’

Satıcının Ayıptan Doğan Sorumluluğu Nedeniyle Avukata Başvurmak Gerekir mi?

Günümüzde ilerleyen teknoloji neticesinde ticari faaliyetler giderek artmakta ve ticari faaliyetlerin artması neticesinde tarafların sorumlulukları da artmaktadır. Bu anlamda Alıcının Ayıptan Kaynaklı Zarara uğraması halinde; seçimlik haklarını neler olduğu, seçimlik hakkının herhangi bir süreye bağlı olup olmadığı, hangi durumların ayıp sayıldığı ve ayıbın şartları gibi konularda Borçlar Hukuku ve Ticaret Hukuku alanında uzman bir avukattan yardım alması gerekmektedir.

Kimya Hukuk&Danışmanlık olarak Alıcının Haklarına yönelik çok sayıda davamız ve hukuki danışmanlığımız bulunmaktadır.

 Daha ayrıntılı bilgi için Kimya Hukuk&Danışmanlık kurucumuz Av. Ali Kimya ile bağlantı kurmanızı tavsiye etmekteyiz.

İletişim:0342-3223337 – [email protected]

*Bu makale Av. Selin Kimya tarafından yazılmış olup, yazılı rıza alınmaksızın farklı bir platformda yayınlanması telif hakkı ihlali oluşturacaktır.

Ekran Resmi 2019-07-05 22.27.43

PATENT VE MARKANIN KAZANDIRDIĞI AYRICALIKLAR NELERDİR

Ticari hayat çok farklı çalışma alanlarından teşekkül etmektedir. Bu anlamda başta gıda sektörü, inşaat sektörü, turizm sektörü ve tekstil sektörü markalaşma konusunda diğer mal ve hizmet sektörlerinden  marka ve patent tescili konusunda daha önemli bir noktadadır.

Gıda sektöründe yıllarını vererek müşteri nezdinde haklı bir tanınırlığa ulaşan bir restoran isim, logo, marka tescillerini yapmaması halinde başka firmaların karışıklığa yol açabilecek isim kullanmalarını önleyemeyecektir. İnşaat sektöründeki bir müteahhit kaliteli malzemeler kullanarak yaptığı yapılaraki güvenirliliğini bu isme benzer farklı bir inşaat firmasıyla paylaşmak durumunda kalabilmektedir.

Teknolojik gelişmeler sonrasında insanların tercihlerinde  elektronik ortamlardaki paylaşımlar oldukça etkilemektedir. Bu anlamda ticari faaliyetindeki kazanımlarını Türk Patent nezdinde tescil etmeyen işletmeler bu ayrıcalıktan yoksun kalmaktadır. Kimya Patent Ofisi olarak Patent ve Marka alanında önemli faaliyetler sürdürmekteyiz. Bu anlamda isim, logo ve buluşlarınızın tescilinizin önemini belirtmekle birlikte daha ayrıntılı bilgi almak için sizlerle iletişim kurmaktan mutluluk duyarız. Bizlere moc.a1713907826ymiki1713907826la@ta1713907826kuva1713907826 adresinden veya 0342 322 33 37 numaralı telefon numarasından ulaşabilirsiniz.

 

Ekran Resmi 2019-07-05 22.43.33

proje resim

ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU USULÜ

ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU USULÜ

Genel Bilgiler

Bireysel başvuru, Anayasada belirtilen temel hak ve özgürlükleri kamu tarafından aktif yada pasif olarak ihlâl edilen bireylerin mağduriyetlerini giderebilmeleri için gidebilecekleri bir yargı yoludur.

Bu bağlamda Türkiye’de 23 Eylül 2012 tar   ihinden itibaren fiili olarak Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru yolu açıktır.

6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun md. 3’te Anayasa Mahkemesi’nin görevleri sıralanmıştır.

Anayasa Mahkemesinin Yetkileri

Kişi Yönünden Yetki:

Anayasa ve Kuruluş kanununa göre;

‘Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin ihlal edildiğini iddia eden herkes, bireysel başvuru hakkına sahiptir.
Bununla beraber, yabancılar için başvuru hakkı; salt kendilerine tanınan haklarla sınırlı olarak kabul edilmiştir. Yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan haklarla ilgili olarak yabancılar bireysel başvuru yapamaz.’

Kamu tüzel kişilerinin bireysel başvuru hakları söz konusu değilken; özel hukuk tüzel kişileri sadece tüzel kişiliğe ait hakların ihlal edildiğinden bahisle bireysel başvuruda bulunabilir.

Konu Bakımından Yetki:

Anayasa md. 148/3’e göre;
‘Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.’
Türkiye’nin taraf olduğu protokollerde yer alan haklar da bu kapsamda değerlendirilmektedir.(AİHS’nde yer alan haklar da bu kapsam içerisinde değerlendirilmektedir.)

Yer Bakımından Yetki:

Anayasa ve Kuruluş Kanunu’nda yer bakımından yetkiye ilişkin olarak herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Genel olarak, devletin egemenlik yetkisini kullandığı yerlere ilişkin yetkili olduğu söylenebilir.

Zaman Bakımından Yetki:

İlgili Kanunun geçici 1. maddesinin 8. Fıkrasında ‘Mahkeme, 23/09/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.’ denmektedir. Bu tarihten önce kesinleşen kararlara ilişkin olarak Bireysel Başvuru yoluna gidilemez.

Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvurunun Şartları

Devletin kamu gücünün aktif yada pasif ihlali neticesinde bir mağduriyet söz konusu olmalıdır.
Söz konusu ihlale ilişkin tüm idari ve hukuki yolların sıra ve usule uygun olarak tüketilmiş olması gerekir.
Bireysel başvuruya konu olan mağduriyetin Anayasa’da teminât altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden bir ya da birkaçının ihlâl edilmesi ile ilgili olması gerekmektedir.
Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.
Kamu gücünün ihlaline dayalı mağduriyetin Anayasada güvence altına alınmış olan Temel Hak ve özgürlüklere dayalı olması gerekir.
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yasal süresi içerisinde yapılmalıdır. Yasal sürenin başlangıç tarihi söz konusu ihlale ilişkin tüm idari ve hukuki yolların tüketilmesine ilişkin en son karar tarihinden itibaren 30 gündür. Söz konusu ihlale ilişkin herhangi bir yargı yolu öngörülmemişse sürenin başlangıç tarihi ihlalin öğrenildiği andan itibaren 30 gündür. Bireysel başvurunun yapılmamasının nedeni mücbir bir sebebe dayanıyorsa, başvurunun başlangıç tarihi mücbir sebebin ortadan kalmasından itibaren 15 gündür.
Anayasa Mahkemesi, 23/09/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler. Bu tarihten önce kesinleşen kararlara ilişkin olarak Bireysel Başvuru yoluna gidilemez.

Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru, aşamaları itibariyle sıkı takip yapılması gereken, nitelikli ve süreye bağlı olması nedeniyle büyük öneme haizdir. Hataya mahal vermemek adına, Uzman bir avukatla yapılmasında fayda vardır. Kimya Hukuk olarak Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuruya dayalı olarak takibini sürdürdüğümüz, başarı ile sonuçlanmış başvurularımız bulunmakla birlikte halihazırda devam eden başvurularımız da mevcuttur.

Kimya Hukuk kurucumuz Av. Ali Kimya, Avrupa Konseyi ve Tükiye Barolar Birliği’nin ortak projesi olan ‘Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Usulleri’ne ilişkin olarak Türkiye genelinde çeşitli barolara eğitim vermiş ve bu eğitimleri vermeye devam etmektedir.

malatya özel 2toğlu 1

Daha ayrıntılı bilgi için Kimya Hukuk Avukatları Av. Ali Kimya ve Av. Selin Kimya ile bağlantı kurmanızı tavsiye etmekteyiz.

İletişim:0342-3223337 – [email protected]

*Bu makale Av. Selin Kimya tarafından yazılmış olup, yazılı rıza alınmaksızın farklı bir platformda yayınlanması telif hakkı ihlali oluşturacaktır.

malatya özelgüliz ali 2

nafaka resim

NAFAKANIN ARTIRILMASI – AZALTILMASI VE KALDIRILMASI DAVALARI NAFAKA ÖDEMEME YAPTIRIMI

Genel Bilgiler

Boşanmanın Mali sonuçlarından birisi de eş ve çocuklara ilişkin nafaka durumudur. Boşanmayla taraflar nafakaya bağlanabilir ise de bu hüküm değişmez değildir.

Hakim, eşe veya çocuğa hükmedilecek nafakanın toptan veya irat (aylık belirli bir miktar) şeklinde ödenmesine karar verebilir.

Taraflar, maddi durumlarının değişmesi halinde, irat şeklinde bağlanan nafakanın kaldırılmasını, artırılmasını veya azaltılmasını mahkemeden talep edebilirler.

Türk Medeni Kanunu md. 176’ya göre; ‘Maddi tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.
Manevi tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.

İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.

Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.

Hakim, istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.’

Yoksulluk nafakası bağlanan eşin evlenmesi yada taraflardan birinin ölümü halinde nafaka kendiliğinden kalkar. Resmiyette evlilik gerçekleşmemiş olsa bile; fiilen evli gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz yaşam sürmesi halinde de mahkemeye başvurularak nafakanın kaldırılması talep edilebilir.

nafaka resim
Boşanma Gerçekleştikten Sonra Nafaka Talep Edilebilir mi?

Yoksulluk nafakası; boşanma kararının kesinleşmesinden sonra hüküm ifade eden, boşanmaya bağlı fer’i bir haktır. Yoksulluk nafakasının boşanmadan sonra talep edilip edilemeyeceği boşanmanın çekişmeli-anlaşmalı oluşuna göre değişir.

Çekişmeli görülen boşanma davası sonrasında nafaka talep eden, Türk Medeni Kanunu’nun 178. maddesi hükmü gereğince bir yıl içerisinde boşanmadan ayrı olarak açacağı dava ile yoksulluk nafakası isteyebilir.

Evlilik birliğinin anlaşmalı boşanma davası ile sona ermesi halinde ise nafaka talep eden, yoksulluk nafakası isteğinden feragat etmiş olması halinde yoksulluğa düştüğünden bahisle yoksulluk nafakası talep edemez.

İştirak nafakası (boşanmanın anlaşmalı yada çekişmeli olduğuna bakılmaksızın) çocuk ergin oluncaya (18 yaşına) kadar her zaman istenebilir. İştirak nafakasının belirlenmesinde çocuğun yaşı da dikkate alınarak eğitim ve şahsi ihtiyaçları, anne-babanın ödeme gücü gibi unsurlar göz önüne alınır.

Evlilik Dışı Çocuklar İçin Nafaka Talep Edilebilir mi?

Türk Medeni Kanunu kapsamında evlilik dışı doğan çocukların evlilik birliği içerisinde doğan çocuklardan hiçbir farkı yoktur. Bu anlamda evlilik dışı çocuklar için de aynı yollarla iştirak nafakası talebinde bulunulabilir.

Nafaka Ödemesinin Yapılmamasının Yaptırımları Nelerdir?

Nafakaya ilişkin kararlara uymayanların cezası İcra İflas Kanunu md. 344’de düzenlenmiştir.
Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçluya alacaklının şikâyeti
üzerine üç aya kadar tazyik hapsi cezası verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın
gereği yerine getirilirse, borçlu derhal tahliye edilir.
Borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde,
ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanması bu davanın sonuna bırakılabilir.

Nafaka davaları ortalama 6 ay – 9 ay içerisinde sonuçlanmaktadır. Bu tür önemli davaların, hataya mahal vermemek adına, Uzman bir avukatla yürütülmesinde fayda vardır. Kimya Hukuk olarak Nafaka davalarına ilişkin başarı ile sonuçlanmış çok sayıda dosyamız bulunmakla birlikte halihazırda devam eden davalarımız mevcuttur.

Daha ayrıntılı bilgi için Kimya Hukuk Avukatları Av. Selin Kimya ve Av. Ali Kimya ile bağlantı kurmanızı tavsiye etmekteyiz.

İletişim:0342-3223337 – [email protected]

*Bu makale Av. Selin Kimya tarafından yazılmış olup, yazılı rıza alınmaksızın farklı bir platformda yayınlanması telif hakkı ihlali oluşturacaktır.

images

MARKA PATENT BAŞVURU USULÜ

10/1/2017 tarihinde Resmi Gazete yayınlanarak yürürlüğe giren; 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununda; Hukuk tarihimizde Marka ve Patent Hukukunun kanun düzeyinde ilk olarak sistematize edilmiştir. Türk Patent Enstitüsünün adı Türk Patent ve Marka Kurumu adını almıştır.

Bu anlamda Marka ve Patent Vekilleri, Türk Patent ve Marka Kurumu vekillik faaliyetlerini sürdürmeye devam etmektedir. Gaziantep Merkezli olarak Türkiye Genelinde Patent ve Marka Vekilliği yapmakta olan Av. Ali Kimya yeni dönemde de hukuki danışmanlık ve marka – patent başvuru işlemlerini yürütmeye devam etmektedir.

Yeni Kanun döneminde Kimya Patent olarak; Marka, Coğrafi İşaret ve Endüstriyel Tasarım konularında danışmanlık yapma ve bu konularda, ilgili kişileri türk patent enstitüsü nezdinde temsil etme, gerekli girişimlerde bulunma ve işlemleri yürütme yetkisine sahip olup, sizlere bu konularda yardımcı oluyoruz.

Sizi Kimya Patent Ofisine başvuru yaparak; Markanızın tek sahibi olmanıza davet ediyoruz.

Nikola Tesla’nın da dediği gibinikola tesla foto

“Bırakın gerçekleri gelecek söylesin ve herkesi eserlerine ve başarılarına göre değerlendirsin. Bugün onların olsun; ama uğrunda çalıştığım gelecek benimdir”

Gelişiminizin neticelerini gelecekte başkalarıyla paylaşmamak için bugün de onu elde edin.

 

Hukuki Yardım ve Danışmanlık talepleriniz için 0342-322 33 37 numaralı telefonu arayarak konu hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmanız tavsiye edilmektedir.

Bilgi insanın gücüdür, kuvvetidir.

ANONİM ŞİRKETLERDE DANIŞMAN AVUKAT ZORUNLULUĞU

marketing_partner_roundtable

Kimya Hukuk Bürosu olarak faaliyet konularımızın önemli bir kısmını Anonim Şirket danışmanlığı oluşturmaktadır. Şirketlerin girift yapıları ve ticari ilişkilerden doğan  durumlar birçok hukuki soruna yol açabilmektedir. Şirketlerin yaşadığı hukuki sorunlarda Avukatlardan hukuk hizmeti almaları kendi tercihlerinin olmalarından öte Yasalarca öngörülmüş bir zarurettir.

Anonim şirketlerde ve Yapı Kooperatiflerinde Danışman Avukat bulundurma zorunluluğu 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile getirilen bir zorunluluktur.

Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, Esas Sermaye miktarı 250 bin TL ve üzerinde olan ANONİM ŞİRKETLER ve üye sayısı 100 veya daha fazla olan YAPI KOOPERATİFLERİ sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorundadırlar.

Esas sermaye miktarı 250 bin TL’nin altında kalan Anonim Şirketler, Limited, Adi veya Hisseli komandit, Kolektif gibi Sermaye ve Şahıs şirketleri ile 100 üyeden az Yapı Kooperatifi ile diğer Kooperatifler için ise Sözleşmeli Avukat bulundurma zorunluluğu yoktur.

Yukarıda belirtilen hükmüne aykırı davranan kuruluşlara Cumhuriyet Savcısı tarafından Sözleşmeli Avukat tayin etmedikleri her ay için, sanayi sektöründe çalışan 16 yaşından büyük işçiler için suç tarihinde yürürlükte bulunan, asgari ücretin iki aylık brüt tutarı kadar idari para cezası verilir.

Bu cezai yaptırım gerçeği ışığında; Kimya Hukuk Danışmanlık olarak Esas Sermaye miktarı 250 bin TL ve üzerinde olan ANONİM ŞİRKETLER ve üye sayısı 100 veya daha fazla olan YAPI KOOPERATİFLERİNİN kurumlarına hizmet verecek Avukat bulundurma yükümlülüklerini yerine getirmelerini tavsiye etmekteyiz.

Konu hakkında görüşlerinizi ve Danışmanlık talepleriniz için “[email protected]” adresine e-posta göndererek veya 0342-322 33 37 numaralı telefonu arayarak bizlerle paylaşabilirsiniz.

Gaziantep Marka ve Patent Vekili

Marka ve Patent Tescili Hakkında Merak Edilenler

Marka Nedir?

Marka, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerin, başka bir teşebbüsün mal veya hizmetlerden ayırt edilmesini sağlayan; kişi adları, sözcükler, şekiller, harfler, sayılar gibi baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarete verilen addır. Marka ile ilgili en önemli kriter, kullanılan işaretin benzer ürün ya da hizmetlerden farklılaşmayı sağlayan “Ayırt Edici Özelliğinin” bulunması gerekliliğidir.

Devamını Oku

İş Hayatı ve Sosyal Güvenlik

İş Hayatı ve Sosyal Güvenlik – 2

Meslek hastalığı nedir?

Sigortalıya bu konudan hangi yardımlar sağlanır?

Sigortalının çalıştığı işin şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık meslek hastalığıdır.

Bu durumda sigortalıyı, sağlık ve para yardımı yapılır. Ölüm halinde, cenaze masrafı ödenir ve hak sahiplerine gelir bağlanır.

Para yardımı geçici veya sürekli iş görmezlik ödeneği verilmesidir. Çalışılamayan her gün için verilir. Tedavi ayakta yapılıyorsa günlük kazancın 2/3’ ü , yatarak yapılıyorsa da yarısıdır.

Sürekli iş görmezlik geliri, kazanma gücünü en az % 10 oranında yitirene verilir.Kazanma gücünü tamamen yitirmişse, sigortalıya yıllık kazancın % 70’ i oranında sürekli tam iş görmezlik geliri bağlanır.

Meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının eş, çocuk, ana-babasına aylık bağlamak için kazancın %70’ i bulunur. %50’ si eşe, %50 si çocuklara verilir. Eşin çocuğu yoksa % 75’ ini alır.

Devamını Oku

İş Hayatı ve Sosyal Güvenlik

İş Hayatı ve Sosyal Güvenlik – 1

Sosyal Güvenlik Sistemi Nedir?

Kimleri kapsamaktadır ?

Kişileri çalışmaktan alıkoyan, olağan dışı harcamalara zorlayan olayların sonuçlarını onarma, yeniden normal yaşama döndürme amacıyla ; hastalık, sakatlık, analık, yaşlılık, iş kazası, işsizlik, aile yükleri, meslek hastalıkları gibi sosyal riskler ve emeklilik dönemine ilişkin güvence sağlamak hedefi ile; Sosyal Sigortalar Kurumu, TC Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve özel banka sandıkları oluşturulmuştur.

Sosyal Sigortalar Kurumu : Özel ve kamu sektöründe bir işverene bağlı olarak çalışanaları kapsamaktadır.

TC Emekli Sandığı : Kamu kesiminde daimi kadroda çalışanları kapsamına almaktadır.

Devamını Oku