la2

6769 SAYILI SINAİ MÜLKİYET KANUNU DÜZENLEMESİ IŞIĞINDA MARKA HAKKINA TECAVÜZ DAVALARI

 Marka Hakkında Genel Bilgiler

Marka, bir işletmenin mal veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.

Marka ile ilgili ayırt edici özellik, markada kullanılan işaretin benzer ürün ya da hizmetlerden farklılaşmayı sağlayan ayırt edici bir özelliğin bulunması gerekliliğidir.

Marka, daha önce 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK ile korunuyorken 10.01.2017 tarihli 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle bu kanun kapsamında daha kapsamlı korunmaya başlamıştır.

 

Marka Tescilinin Kişiye Sağladığı Haklar Nelerdir?

Hak sahibi, usulüne uygun şekilde marka tescilini tamamlamış olması halinde, tescilli markanın itibarından haksız kazanç ve avantaj sağlayacak fiillerin önüne geçmiş olur. Tescilli markanın, izinsiz kullanılması durumunda hak sahibi, hak ihlali gerçekleştiren kişiye karşı hukuki ve cezai yaptırım uygulanması talebinde bulunabilir. Bu anlamda marka sahipleri, Türk Patent ve Marka Kurumuna  başvurarak haklarını güvence altına almalıdırlar.

 

Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Fiiller Nelerdir?

6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. Maddesinde Marka Hakkında Tecavüz Sayılan Fiiller sayılmıştır;

‘(1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:

  1. a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
  2. b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
  3. c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.

ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.’

Aynı kanunun 30. maddesinde ise Marka Hakkına Tecavüze İlişkin Cezai Yaptırımlar yer almaktadır;

‘(1) Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(2) Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(3) Yetkisi olmadığı hâlde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(4) Bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

(5) Bu maddede yer alan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır.

(6) Bu maddede yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.

(7) Başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı, satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara elkonulmasını sağlaması hâlinde hakkında cezaya hükmolunmaz.’

 

Tecavüz Nedeniyle Açılacak Davalarda Zamanaşımı Var Mıdır?

Marka hakkına tecavüz nedeniyle açılacak tüm davaların, fiilin ve failin öğrenilmesinden itibaren  Borçlar Kanunu md. 60 gereğince 1 yıl ve her halde 10 yıl içinde açılması gerekir.

Markaya tecavüz ile birlikte haksız rekabet söz konusu olan durumlarda; markaya tecavüz nedeniyle haksız rekabet davası açılmışsa bu davanın Türk Ticaret Kanunu md. 62 gereğince hakkın doğumunun öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl içinde ve her halde hakkın doğumundan itibaren 3 yıl içinde açılması gerekir.

Marka hakkına ilişkin haksız eylem devam ediyorsa sürece zamanaşımı işlemez.

 

 Marka Hakkına Tecavüz Edilmesi Durumunda Bir Avukattan Yardım Alınmalı Mıdır?

Marka hakkına tecavüz edilmesi durumunda açılacak olan dava yada tarafınıza açılmış olan davanın sonucunda büyük hak kayıpları yaşanabilir. Açılacak olan davanın çeşidi, deliller, süreler gibi takip edilmesi gereken hallerin mevcudiyeti nedeniyle Marka hukuku alanında uzman bir avukattan muhakkak yardım alınmalıdır.

Kimya Hukuk & Danışmanlık kurucumuz Av. Ali Kimya, Türk Patent Kurumu nezdinde kayıtlı Marka-Patent Vekili olup; marka tescil ve itiraz işlemlerinin yürütülmesinde önemli sayıda dosya birikimi bulunmaktadır.

Daha ayrıntılı bilgi için Kimya Hukuk Avukatlarımızdan Av. Ali Kimya ile bağlantı kurmanızı tavsiye etmekteyiz.

İletişim:0342-3223337 – [email protected]

*Bu makale Av. Selin Kimya tarafından yazılmış olup, yazılı rıza alınmaksızın farklı bir platformda yayınlanması telif hakkı ihlali oluşturacaktır

görsel3

DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI

DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI

Genel Bilgiler

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ‘Ölüm ve bedensel zararlar’ başlıklı 53. Maddesinde ölüm halinde uğranılan zararların içerisinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar da yer almaktadır.

Destekten yoksun kalmaya ilişkin tazminat talepleri için;

-Hukuka aykırı bir fiil ile desteğin ölümü,

– Bunun sonucunda bir zararın meydana gelmiş olması,

– Fiil ile zarar arasında illiyet bağının varlığı,

– Hukuka aykırı fiilin kusurla işlenmiş olması gerekir.

Ölümün yol açtığı zarar, ölenin değil destekten yoksun kalanların zararıdır. Söz konusu zarar, ölümün kendisi değil; ölenin yakınlarının destekten ve yardımdan yoksun kalması nedeniyle ortaya çıkan zararlardır. Destek ve yardımdan yoksun kalanların tazminat hakkı, ölenden geçen bir miras yada hak değil; bu kişilerin kişiliklerinde doğan bağımsız bir haktır. Bu hak, ölenden miras kalmadığı için, ölenin terekesine katılamaz ve alacaklıları tarafından haczedilemez.

 

Kimler Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Talep Edebilir?

Destekten yoksun kalanlar, ölenin parasal, bedensel ve düşünsel hizmetlerinden , yardımlarından, bakım ve gözetiminden, bilgi eve deneyimlerinden yoksun kalanlardır. Bu durum çokça örneklendirilebilir;

Evli eşler yada nişanlılar, ana-babanın çocuğun desteğinden yoksun kalması, çocuğun ana-babanın desteğinden yoksun kalması, öğrencinin burs desteğinden yoksun kalması, kardeşlerin birbirlerinin desteğinden yoksun kalması, babanın vefatında anne karnında olan ceninin babanın desteğinden yoksun kalması vs.

Yoksun kalınan destek, sadece parasal nitelikte olmayıp; eylemli ve düzenli olarak yapılan her türlü bedensel ve düşünsel hizmet edimi de destekten sayılır. Örneğin, yaşlılık veya maluliyet gibi durumlarda yapılan bakım işleri, ev işleri gibi hizmetler de destek kavramı içerisindedir.

Hak sahipleri, dava açarak maddi tazminat talebinde bulunabilecekleri gibi; aynı dava içerisinde manevi tazminat talebinde de bulunabilirler.

Destekten yoksun kalan kişi tazminat talebinde bulunurken,  yoksun kaldığı desteğe ilişkin mahkemede yeterli kanı uyandıracak nitelikte bilgi ve belge sunmalıdır.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Nasıl Hesaplanır?

Haksız eylem ve hukuka aykırı bir olay sonucu meydana gelen zararın giderilmesinde temel ölçü ‘Hukuksal Değerlendirmeler’dir. Hukuksal değerlendirme aşamasının tamamlanmasından sonra parasal hesaplama yapılır.

Tazminat hesaplanırken;

Ölüme sebebiyet veren olay, kusur, sorumluluk, ölen kişinin yaşı, kalan bakiye yaşam süresi, destek olunan konu, destekten yoksun kalanların zarar süreleri, destek payları, tazminatın parasal ölçüsü gibi kriterler belirlenerek bu doğrultuda hesaplama yapılır.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Davasında Zamanaşımı Var mıdır?

6098 Sayılı Borçlar Kanunu’muzun 72. Maddesinde;

‘Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.’ Denmektedir.

Yukarıdaki madde uyarınca, hak sahiplerinin tazminat isteminin zamanaşımı süresi, zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenilmesinden itibaren 2 yıldır. Bazı durumlarda zarar hemen ortaya çıkmaz. Bu halde zamanaşımı süresi 10 yıl olacaktır.

 

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Davası İçin Avukata Başvurmak Gerekli Midir?

Destekten yoksun kalan kişiler, yoksun kalınan desteğin tazminatın konusunu oluşturup oluşturmayacağı, destekten yoksun kaldıklarının kanıtlanması için mahkemeye sunulması gereken evraklar, başvuru için kanunda yazılı yasal süreler gibi hukuki bilgi gerektiren konularda hataya mahal vermemek adına bir Avukattan yardım almalıdır.

Kimya Hukuk olarak Destekten Yoksun Kalma Tazminatına ilişkin çok sayıda davamız ve hukuki danışmanlığımız bulunmaktadır.

Daha ayrıntılı bilgi için Kimya Hukuk Avukatları Av. Ali Kimya ve Av. Selin Kimya ile bağlantı kurmanızı tavsiye etmekteyiz.

İletişim:0342-3223337 – [email protected]

*Bu makale Av. Selin Kimya tarafından yazılmış olup, yazılı rıza alınmaksızın farklı bir platformda yayınlanması telif hakkı ihlali oluşturacaktır.

konkordato 3

KONKORDATO HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER

Konkordato nedir?

Konkordato, borçlu bir kimsenin ekonomik gelişmeler, piyasa koşulları vs. gibi nedenlerden dolayı borcunu ödeyemeyecek duruma düşmesi halinde, kötü niyetli olmayan borçlunun korunması amacıyla kanun koyucunun düzenlemiş olduğu bir iyileştirme kurumudur. Kısaca konkordato, kanun koyucunun  mahkeme denetiminde borçluların alacaklılar ile anlaşması ve alacaklarının bir kısmını ödeyerek borçtan kurtulması için düzenlenmiş bir seçenektir.

Konkordato, alacaklılardan önce davranan veya alacağı muaccel olan kimselerin alacağını öncelikli temin etmeleri durumunda, diğer alacaklarının bir şey elde edememeleri durumunun önüne geçen bir uygulama oluşu nedeniyle tercih edilmesi gereken bir seçenektir.

Konkordato, 28.02.2018 tarihinde kabul edilerek 15.03.2018 Tarih ve 30361 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7101 Sayılı ‘‘İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’’da düzenlenmiştir. Yapılan yeni düzenlemelerle, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na önemli değişiklikler getirilmiştir. Bu kanun kapsamında getirilen en temel değişiklik, ‘İflas Erteleme’ kurumunun yürürlükten kaldırılarak yerine ‘Konkordato’ kurumunun düzenlenmesidir.

Konkordato Başvurusu Nasıl Yapılır? Konkordatonun Şartları Nelerdir?

Konkordato,2004 sayılı İcra İflas Kanunu md. 285 ve devamında düzenlenmiştir. Konkordatoya başvurmak isteyen borçlu, mahkemeye dilekçe ve ödemeye ilişkin konkordato projesi sunmalıdır.  Mahkeme, dosyanın durumuna göre dosyaya bir yada birden çok komiser tayin eder.

İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında 7101 sayılı Kanun’da konkordato mühletine ilişkin önemli bir düzenleme getirilerek “geçici konkordato mühleti” adı altında yeni bir kurum tanımlanmıştır. Kesin konkordato mühletinin sonuçlarını doğuran geçici konkordato mühleti, kural olarak üç ay olmakla birlikte, iki ay daha uzatılabilir.

Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün görülmesi halinde borçluya tanınan ve bir yıl olarak öngörülen kesin mühlet özel durumlarda altı aya kadar uzatılabilir

Komiser, alacaklarla düzenleyeceği toplantıda konkordatonun kabulüne ilişkin değerlendirme yapar. Alacaklılar kurulu, toplantılara katılarak komisere tavsiyelerde bulunma ve komiserin yeterli bulunmayışı durumunda mahkemeye başvurarak yeni bir komiser tayini talebinde bulunabilecektir.

Alacaklıların konkordatoyu kabulü üzerine, konkordato mahkeme tasdikine sunulur.  Mahkemenin konkordatoyu kabulü halinde konkordato hüküm ve sonuçlarını doğurmaya başlar.

Konkordato Başvurusunda Bulunmak İçin Avukata Başvurmak Gerekli Midir?

OHAL kapsamında 31.07.2016 tarihinde yayımlanan 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile sermaye şirketlerinin iflas erteleme talebinde bulunması ve mahkemelerce iflas ertelemeye karar verilmesi engellenmiştir. İflas erteleme kararının kaldırılması üzerine ‘Konkordato’ kurumu yeniden önem kazanmış ve gündeme gelmiştir. Günümüzde yaygın şekilde başvurulan Konkordato kurumundan faydalanmak isteyen borçluların, konkordatonun başvuru şartları, mahkemeye başvuruda sunulması gereken evraklar, açılan davada hukuki sürelerin takibi gibi hukuki bilgi ve takip gerektiren konularda hataya mahal vermemek adına bir Avukattan yardım almalıdır. Kimya Hukuk olarak, son dönemde güncel bir iyileştirme kurumu olan ‘Konkordato’ başvuruları ve devamına ilişkin devam etmekte olan dosyalarımız ve danışmanlıklarımız bulunmaktadır.

Daha ayrıntılı bilgi için Kimya Hukuk Avukatlarından Av. Ali Kimya ile bağlantı kurmanızı tavsiye etmekteyiz.

İletişim:0342-3223337 – [email protected]

*Bu makale Av. Selin Kimya tarafından yazılmış olup, yazılı rıza alınmaksızın farklı bir platformda yayınlanması telif hakkı ihlali oluşturacaktır.