mirasçı

Mirasçılık Belgesi (Veraset İlamı) Nedir? Mirasçılık Belgesinin iptali Davası Nedir?

Mirasçılık Belgesi (Veraset İlamı) Nedir? Mirasçılık Belgesinin iptali Davası Nedir?
Genel Bilgiler
Ölenin-Miras bırakanın ardından kalan  mirasçıtereke(mal varlığı) üzerinde kimlerin, ne kadar oranda hak sahibi olduğunu gösteren belgeye Mirasçılık belgesi (Veraset İlamı) denir.
Veraset İlamı Ne Şekilde Düzenlenir? Kimler Mirasçılık Belgesi Talebinde Bulunabilir?
Mirasçılar, yasal-kanbağı nedeniyle ve kan bağı olmaksızın atanmış mirasçılar şeklinde iki türlüdür. Mirasçılık belgesinin ne şekilde düzenleneceği ve kimlerin bu belge talebinde bulunabileceği Türk Medeni Kanunu md. 598’de belirtilmiştir. Yasal mirasçılardan herhangi bir kimse yada atanmış mirasçılar bu belgenin düzenlenmesini talep edebilir. Atanmış mirasçılar, bu hak sahipliklerini öğrendikleri tarihten itibaren 1 ay içerisinde haklarına ilişkin itiraz gelmemesi durumunda veraset ilamı talebinde bulunabilirler. Veraset İlamı talebi, çekişmesiz yargıya tabi olduğu olduğu için 1hafta-1 ay gibi kısa bir sürede çıkarılabilmektedir.
Mirasçılık Belgesinin İptali davası nedir? Kimler Bu Davayı Açabilir?
Mirasçılık belgesinin düzenlenebilmesi için tek bir mirasçının başvurusu yeterli olup; başvuru neticesinde düzenlenen belgede bütün mirasçılar ve pay oranları belirtilir. Veraset ilamının doğru olduğu karine olarak kabul edilmiştir. Veraset ilamında yer alan herkes, aksi ispatlanıncaya kadar mirasçı kabul edilir.
Veraset ilamının gerçeğe ve hukuka aykırı olması durumunda mağdur olan kişi/kişiler, ilgili mahkemeye başvurarak belgenin iptalini ve yeni, maddi gerçeğe uygun bir belge düzenlenmesini talep edebilir.
Mirasçılık Belgesinin İptali Davası Herhangi Bir Süreye Bağlanmış mıdır?
Mirasçılığın iptali, herhangi bir süreye bağlı kılınmamış olup; mirasçı olmayan kişiye karşı her zaman dava açılabilir.miras2

Kimya Hukuk olarak ‘Veraset İlamı’ ve ‘Mirasçılık Belgesinin İptali’ne dayalı olarak açılan, başarı ile sonuçlanmış çok sayıda talebimiz ve davamız bulunmakla birlikte halihazırda devam eden davalarımız mevcuttur.
Daha ayrıntılı bilgi için Kimya Hukuk Avukatları Av. Ali Kimya ve Av. Selin Kimya ile bağlantı kurmanızı tavsiye etmekteyiz.
İletişim:0342-3223337
*Bu makale Av. Selin Kimya tarafından yazılmış olup, yazılı rıza alınmaksızın farklı bir platformda yayınlanması telif hakkı ihlali oluşturacaktır.

1

FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU KAPSAMINDA SAĞLANAN KORUMA

FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU KAPSAMINDA SAĞLANAN KORUMA

5846 sayılı Fikir Ve Sanat Eserleri Kanunu fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo-televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmek amacıyla yasalaşmıştır.1

Aynı Kanunun Tanımlar başlıklı 1/B maddesinin a bendinde; Eser; Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri olarak tanımlanmıştır.

Fikir ve sanat eserlerinin çeşitleri üst başlıklı  Musiki Eserler alt başlıklı 3. maddeye göre; “Musiki eserleri, her nevi sözlü ve sözsüz bestelerdir” şeklinde tanımlanmıştır.

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun 14-17 maddeleri arasında Eser Sahibinin Manevi Hakları, 21-25 maddeleri arasında ise Eser Sahibinin Mali Haklarını düzenlemektedir.

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun İşleme hakkı madde başlıklı 21. Maddesi uyarınca; “Bir eserden, onu işlemek suretiyle faydalanma hakkı munhasıran eser sahibine aittir”.

Aynı Kanunun 22. maddesinin 1. Fıkrası uyarınca; “Bir eserin aslını veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.”

22

Aynı Kanunun 23. maddesinin 1. Fıkrası uyarınca; “Bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtmak hakkı münhasıran eser sahibine aittir.”

Manevi, mali veya bağlantılı haklara tecavüz madde başlıklı 71. maddenin 1. fıkrasında yer alan düzenleme uyarınca;
Bu Kanunda koruma altına alınan fikir ve sanat eserleriyle ilgili manevi, mali veya bağlantılı hakları ihlal ederek;  Bir eseri, icrayı,  fonogramı  veya yapımı hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın işleyen, temsil eden, çoğaltan, değiştiren, dağıtan, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma ileten, yayımlayan ya da hukuka aykırı olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa arz eden, satan, kiralamak veya ödünç vermek suretiyle ya da sair şekilde yayan, ticarî amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, kişisel kullanım amacı dışında elinde bulunduran ya da depolayan kişi hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur düzenlemesi yer almaktadır.

Eser üzerindeki manevi haklar; eser sahibinin ismine yer verilmesi, eserin işlenmesi sürecinde eser sahibinin iradesine aykırı içerik eklenmesi ve eser sahibinin şeref ve itibarını zedeleyici mahiyette bulunması hallerinde eser sahibinin bu işlemeleri menetmesini sağlayan, devredilemez nitelikli haklardır.

Bu yazı Kimya Hukuk Danışmanlık tarafından hazırlanmış olup, ayrıntılı bilgi ve hukuki destek talepleriniz için 0342-322 33 37 numaralı telefondan iletişim sağlamanız tavsiye olunur.

aa-jpg1551528420.33591

BOŞANMA SONRASI BEKLEME SÜRESİNİN KALDIRILMASI DAVASI (İDDET MÜDDETİNİN KALDIRILMASI DAVASI)

Genel Bilgiler

Türk Hukukunda, boşanan kadının yeniden evlenebilmesi, nesebin karışmaması için bazı şartlara bağlanmıştır. Bu şartlar Türk Medeni Kanunu md. 132(kadın için bekleme süresi) ve Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 26. Maddesinde(kadının bekleme süresinin başlangıcı) belirtilmiştir.  Bu maddelere göre;

TMK md. 132 : ‘Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez. Doğurmakla süre biter. Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.’

Nüfus Hizmetleri Kanunu md. 26 : ‘Kadının bekleme süresi, mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren hüküm ifade eder.’

aa-jpg1551528420.33591

Boşanma sonrası yeniden evlenebilmek için kadına şart koşulan iddet süresinin amacı, kadının olası gebelik durumunda doğacak olan çocuğun nesebinin sağlıklı olarak belirlenebilmesidir.

Kadın boşanma sonrası hamile olmadığını kanıtlamadığı veya eski eşiyle evlenmediği sürece süre bitmeden önce bir başkası ile evlilik gerçekleştiremez.

Türk Medeni Kanunu md. 285’e göre; ‘Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır.’ Anılan madde hükmü, babalık karinesini iddet müddeti ile ilişkilendirmiştir. Bu karinenin engellenmesi ve 300 (üç yüz) günlük bekleme süresinin kaldırılması için dava yoluna başvurulmalıdır. İddet Müddetinin Kaldırılması için açılan dava 1-3 ay arasında karara bağlanmaktadır.

Kimya Hukuk & Danışmanlık olarak İddet Müddetinin Kaldırılmasına ilişkin çok sayıda davamız bulunmaktadır. Daha ayrıntılı bilgi için Kimya Hukuk Avukatları Av. Ali Kimya ve Av. Selin Kimya ile bağlantı kurmanızı tavsiye etmekteyiz.

İletişim:0342-3223337 – [email protected]

*Bu makale Av. Selin Kimya tarafından yazılmış olup, yazılı rıza alınmaksızın farklı bir platformda yayınlanması telif hakkı ihlali oluşturacaktır.