Yazılar

4887

TÜKETİCİ HAKKINDAN KAYNAKLI SATICININ AYIPTAN DOĞAN SORUMLULUĞU

Genel Bilgiler

Satıcının ayıptan sorumluluğu Türk Borçlar Kanunu md. 219-231 arasında düzenlenmektedir;

‘Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.’s

Satıcının Ayıptan Sorumluluğunun Şartları Nelerdir?

-Yarar ve Hasarın Alıcıya Geçmesi Anında Satılanda Varolması

-Alıcının Ayıbı Bilmemesi ve Ayıbın Önemli Olması

-Ayıptan Doğan Sorumluluğun Sözleşme ile Kaldırılmamış Olması(Satıcının ayıbı hile ile gizlemesi ve devir esnasında ihmal veya kast ile kusur verici yönde hareket etmesi durumunda yapılan sözleşme geçerli olmaz.)

-Alıcının, Kanunun Kendisine Yüklediği Külfetleri Yerine Getirmiş ve Ayıbı Kabul Etmemiş Olması

Satıcının Ayıba Karşı Sorumluluğu Halinde Alıcının Seçimlik Hakları Var mıdır?

-Alıcı, satılanı ger vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönebilir.

-Alıcı, ayıp oranında indirim talep edebilir. 

-Alıcı, satılanın ücretsiz onarılmasını talep edebilir. (Masrafın fazla olmadığı hallerde)

-Alıcı, ayıplı malın ayıpsız benzeriyle değişimini talep edebilir.

*Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.

Satıcının Ayıptan Doğan Sorumluluğu Nedeniyle Zamanaşımı Var Mıdır?

Türk Borçlar Kanunu md. 231’e göre;

‘Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz. Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.’

Satıcının Ayıptan Doğan Sorumluluğu Nedeniyle Avukata Başvurmak Gerekir mi?

Günümüzde ilerleyen teknoloji neticesinde ticari faaliyetler giderek artmakta ve ticari faaliyetlerin artması neticesinde tarafların sorumlulukları da artmaktadır. Bu anlamda Alıcının Ayıptan Kaynaklı Zarara uğraması halinde; seçimlik haklarını neler olduğu, seçimlik hakkının herhangi bir süreye bağlı olup olmadığı, hangi durumların ayıp sayıldığı ve ayıbın şartları gibi konularda Borçlar Hukuku ve Ticaret Hukuku alanında uzman bir avukattan yardım alması gerekmektedir.

Kimya Hukuk&Danışmanlık olarak Alıcının Haklarına yönelik çok sayıda davamız ve hukuki danışmanlığımız bulunmaktadır.

 Daha ayrıntılı bilgi için Kimya Hukuk&Danışmanlık kurucumuz Av. Ali Kimya ile bağlantı kurmanızı tavsiye etmekteyiz.

İletişim:0342-3223337 – [email protected]

*Bu makale Av. Selin Kimya tarafından yazılmış olup, yazılı rıza alınmaksızın farklı bir platformda yayınlanması telif hakkı ihlali oluşturacaktır.

C M

MARKA HUKUKUNDAN KAYNAKLI DAVALARDA ZORUNLU ARABULUCULUK

Marka Hukuku niteliği gereği teknik, faaliyet konusu sektöre özgü multidisiplinel özellikler taşıyan sınai mülkiyetin en yaygın uygulama alanıdır.

Markanın Hukukunun bu işlevsel yönünün yanında hukuk uygulamasında da diğer davalardan ayrıcalıklı kılınan önemli özellikleri bulunmaktadır.

Öncelikle tescil edilmiş bir markanın sicildeki kaydının lisans, devir, rehin gibi hukuki işlemlere konu edilebileceği gerçeği ışığında marka hukukundan kaynaklı hukuki ihtilaflar hak sahibinin üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabileceği işlemlerden olmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu uyarınca ihtiyari arabuluculuğa konu edilebilecek uyuşmazlıklardandır.

Taraflar konusunda uzman bir Arabulucuya müracaat ederek, marka hukukundan kaynaklı uyuşmazlıkları hakkında müzakere edip uyuşmazlık konusunda anlaşma ya da anlaşmama yoluna gidebilirler. Bununla birlikte tarafları bu yolu tercih etme konusunda inisiyatif sahibidirler, dilerse Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemelerinde uyuşmazlık içeriğini dava yoluna gidebilirler.

Genel kabul ve alışılagelmiş uygulama böyle olmakla birlikte 7155 sayılı Kanunun 06/12/2018 tarihinde kabulü ile birlikte Türk Ticaret Kanununun (TTK) 5/A maddesine aşağıdaki hüküm eklenmiştir:

“Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Söz konusu hüküm 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Böylece işçi ve işveren uyuşmazlıkları bakımından 1 Ocak.2018 tarihinden itibaren “dava şartı” olarak uygulanan zorunlu arabuluculuk, 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren ticari alacak ve tazminata ilişkin ticari uyuşmazlıklarda da uygulanmaya başlanmıştır.

Bu bağlamda konusu bir miktar paranın ödenmesi teşkil eden Marka Hukuku ihtilaflarında Arabuluculuk bir dava şartı olarak düzenlenmiş bulunmaktadır.

DASA

Düzenlenmenin mefhumu muhalifinden hareket edersek Marka Hukukundan kaynaklı olup konusu maddi ödence talebi olmayan uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuk kuralı bulunmamaktadır.

Dava şartı arabulculuk sürecinde Arabuluculuk bürosu tarafından görevlendirilen arabulucu taraflarla hazırlık görüşmelerinden sonra ortak veya ayrı oturumlar düzenleyecek olup bu görüşmelerde müzakereyi sürdürme ve anlaşıp anlaşmama kararı bütünüyle taraflara aittir.

Hukukumuzun Anglo-Sakson hukukuyla olan etkileşiminin bu minvalde artarak devam edeceği ve dava şartı arabuluculuk kapsamının genişleyeceği yasama ve yürütme yetkililerince sıkça dile getirilmektedir.

Bu aşamada Kimya Hukuk Danışmanlık olarak Arabuluculuk kapsamında da faaliyet göstermekteyiz. Konu hakkında ayrıntılı bilgi almak ve randevu talepleriniz için 0342-322 3337 numaralı telefondan bizlerle bağlantı kurmanızı tavsiye ederiz.

Arb. Av. Ali KİMYA