Yazılar

m4

MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ DAVALARI

Markanın Hükümsüzlüğü düzenlemesi 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 25. maddesinde yer almaktadır.

Adli mercilere intikal eden uyuşmazlıkların önemli bir kısmını markanın hükümsüzlüğü davaları oluşturmaktadır.

Markanın hükümsüzlüğü yargılaması hukuk muhakemeleri kanununa göre yürütülse de; Ceza Hukukunun süjelerinden Cumhuriyet Savcısı ve ilgili Kamu Kurum ve Kuruluşlar 25. Maddenin 2. Fıkrası uyarınca bu davayı açabilmeye yetkili durumdadır.

Hükümsüzük kararı markanın sicilden terkin edilmesi sonucunu doğurması nedeniyle mülkiyet hakkıyla doğrudan ilgilidir.

Bir markanın hükümsüzlüğüne karar verilebilmesi için markanın tescilinin mutlaka veya nispi red nedenlerinden birinin mevcudiyeti gerekmektedir. Bu anlamda tescili konu olan mal ve hizmetin bir başka mal ve hizmet yönünden ayırt edilemeyecek kadar benzer olması ya da tamamlayıcı nitelikteki bir sınıfta markanın tescil edilmiş olması markanın hükümsüzlüğü sonucunu doğuran bir durumdur.

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu markanın hükümsüzlüğü davası açılabilmesi için 5 yıllık hak düşürücü süreyi dava şartı olarak düzenlemiştir. Bu anlamda hükümsüzlük talebi sunacak olan marka sahibi, bu talebini öğrenim tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde muhataba yöneltmelidir.

Markanın hükümsüzlüğüne ilişkin Mahkeme kararının ifası için verilen kararın kesinleşmiş olması gerekmektedir.m2

MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ VE İPTAL DAVASI ARASINDAKİ FARKLAR

Markanın Hükümsüzlüğü düzenlemesi 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 25. maddesinde yer almaktadır. Maddenin devamında iptal halleri ayrı bir bölümde düzenlenmiştir. İptale ilişkin davalarda Türkpatent’e sunulan itirazların reddine ilişkin kararların iptali dava konusu edildiği için bu da Türkpatent’e de yöneltilmektedir.

25 inci madde gereğince markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi hâlinde bu karar marka başvuru tarihinden itibaren etkili olup, markaya bu Kanunla sağlanan koruma hiç doğmamış sayılır. 26 ncı madde gereğince markanın iptaline karar verilmesi hâlinde ise bu karar, iptal talebinin Kuruma sunulduğu tarihten itibaren etkilidir. Ancak talep üzerine, iptal hâllerinin daha önceki bir tarihte doğmuş olması hâlinde iptal kararının bu tarihten itibaren etkili olacağına karar verilebilir.

la2

6769 SAYILI SINAİ MÜLKİYET KANUNU DÜZENLEMESİ IŞIĞINDA MARKA HAKKINA TECAVÜZ DAVALARI

 Marka Hakkında Genel Bilgiler

Marka, bir işletmenin mal veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.

Marka ile ilgili ayırt edici özellik, markada kullanılan işaretin benzer ürün ya da hizmetlerden farklılaşmayı sağlayan ayırt edici bir özelliğin bulunması gerekliliğidir.

Marka, daha önce 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK ile korunuyorken 10.01.2017 tarihli 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle bu kanun kapsamında daha kapsamlı korunmaya başlamıştır.

 

Marka Tescilinin Kişiye Sağladığı Haklar Nelerdir?

Hak sahibi, usulüne uygun şekilde marka tescilini tamamlamış olması halinde, tescilli markanın itibarından haksız kazanç ve avantaj sağlayacak fiillerin önüne geçmiş olur. Tescilli markanın, izinsiz kullanılması durumunda hak sahibi, hak ihlali gerçekleştiren kişiye karşı hukuki ve cezai yaptırım uygulanması talebinde bulunabilir. Bu anlamda marka sahipleri, Türk Patent ve Marka Kurumuna  başvurarak haklarını güvence altına almalıdırlar.

 

Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Fiiller Nelerdir?

6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. Maddesinde Marka Hakkında Tecavüz Sayılan Fiiller sayılmıştır;

‘(1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:

  1. a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
  2. b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
  3. c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.

ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.’

Aynı kanunun 30. maddesinde ise Marka Hakkına Tecavüze İlişkin Cezai Yaptırımlar yer almaktadır;

‘(1) Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(2) Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(3) Yetkisi olmadığı hâlde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(4) Bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

(5) Bu maddede yer alan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır.

(6) Bu maddede yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.

(7) Başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı, satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara elkonulmasını sağlaması hâlinde hakkında cezaya hükmolunmaz.’

 

Tecavüz Nedeniyle Açılacak Davalarda Zamanaşımı Var Mıdır?

Marka hakkına tecavüz nedeniyle açılacak tüm davaların, fiilin ve failin öğrenilmesinden itibaren  Borçlar Kanunu md. 60 gereğince 1 yıl ve her halde 10 yıl içinde açılması gerekir.

Markaya tecavüz ile birlikte haksız rekabet söz konusu olan durumlarda; markaya tecavüz nedeniyle haksız rekabet davası açılmışsa bu davanın Türk Ticaret Kanunu md. 62 gereğince hakkın doğumunun öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl içinde ve her halde hakkın doğumundan itibaren 3 yıl içinde açılması gerekir.

Marka hakkına ilişkin haksız eylem devam ediyorsa sürece zamanaşımı işlemez.

 

 Marka Hakkına Tecavüz Edilmesi Durumunda Bir Avukattan Yardım Alınmalı Mıdır?

Marka hakkına tecavüz edilmesi durumunda açılacak olan dava yada tarafınıza açılmış olan davanın sonucunda büyük hak kayıpları yaşanabilir. Açılacak olan davanın çeşidi, deliller, süreler gibi takip edilmesi gereken hallerin mevcudiyeti nedeniyle Marka hukuku alanında uzman bir avukattan muhakkak yardım alınmalıdır.

Kimya Hukuk & Danışmanlık kurucumuz Av. Ali Kimya, Türk Patent Kurumu nezdinde kayıtlı Marka-Patent Vekili olup; marka tescil ve itiraz işlemlerinin yürütülmesinde önemli sayıda dosya birikimi bulunmaktadır.

Daha ayrıntılı bilgi için Kimya Hukuk Avukatlarımızdan Av. Ali Kimya ile bağlantı kurmanızı tavsiye etmekteyiz.

İletişim:0342-3223337 – [email protected]

*Bu makale Av. Selin Kimya tarafından yazılmış olup, yazılı rıza alınmaksızın farklı bir platformda yayınlanması telif hakkı ihlali oluşturacaktır